Medikal ozon daima saf ozon ve saf oksijenin karışımı şeklinde kullanılır. Uygulamaya bağlı olarak ozon konsantrasyonu 1 ve 100 µg/ml (ozon dozu gamma olarak adlandırılır) arasında değişir. Kişinin durumu ve tıbbi uygulamaya göre, toplam uygulama dozunu belirlenir. Daha sonra uygulamayı yapacak olan doktor, toplam dozun ne şekilde, hangi miktarlarda uygulanması gerektiğini planlar.


Düşük dozlarda kullanıldığında, ozon bağışıklık sistemini aktive eder, diğer bir deyişle vücudun direncini arttırır. Hücre yenilenmesini hızlandırır. Kanımızın hücresel kısmını oluşturan başlıca hücreler, alyuvarlar ve akyuvarlardır. Medikal Ozon Tedavisinde, Alyuvarlar ile kanın oksijen taşıma kapasitesi ve kalitesi arttırılırken, Akyuvarlarda başlatılan reaksiyon süreci vücudun savunma ve tamir mekanizmalarının dalga dalga harekete geçmesini uyarır.


Ozon sayesinde oluşan bu aktivasyona cevap olarak, vücudun bağışıklık hücreleri cytokin adı verilen özel maddeleri (interferon, interleukin vb.) üretir. Bunlar hastalıklara direnmek için uyarılan bütün bağışıklık sistemi boyunca zincirleme bir şekilde pozitif değişiklikler yaratarak diğer bağışıklık hücrelerini haberdar ederler. Bu da medikal ozonun, özellikle bağışıklık sisteminin zayıf olduğu veya bozuk olduğu hastalara uygulanmasında özellikle çok başarılı sonuçların alınmasını sağlar.


Kanımızın serum kısmındaki maddelerden özellikle yağ asitleri ve diğer trigliseritlerle ozon gazının oluşturduğu bileşikler, zamanla vücuttaki zararlı yağ türlerinin azaltılmasında önemli bir yardımcı rol üstlenir. Medikal ozonun diğer çok önemli bir özelliği de, kan dolaşımını arttırma yeteneğidir. Bu özellik, dolaşımla ilgili bozuklukların tedavisinde ve organik fonksiyonların yeniden canlandırılmasında ozon terapiyi çok değerli kılar. Ozonun vücudun kendi dinamiklerini harekete geçiren doğal bir tedavi yöntemi olduğu kanıtlanmıştır.